Topkapı Sarayı Müzesi Saat Koleksiyonunda Bulunan Padişah Portreli Cep Saatlerine Bir Bakış
Topkapı Sarayı Müzesi’ndeki cep saatlerinin padişah portreli olanları, eşleştirilebildiği kadarıyla imge ortaklıkları bulunup çağdaşlarıyla karşılaştırılmıştır.
Doğu’da mekanik saat adına yapılan çalışmalar olmakla birlikte uzun süre Batı’daki yeniliklere ilgi gösterilmemiştir. Dolayısıyla bu anlamda, kayıtlara geçen ilk gelişme, Sultan II. Mehmed’in (1432-1481) 1477 yılında İtalya’dan bir saat ustası çağırmasıdır denebilir. Osmanlı Devleti’nin birçok alanda ilerleme gösterdiği Sultan I. Süleyman (1520-1566) döneminde, gelişen teknolojiye paralel olarak, saraya hediye edilen ve satın alınan saatlerin sayısı artmıştır. Cep saatleri de ilk olarak bu dönemde, saraya hediye olarak gelmiştir. Osmanlı’ya gönderilen Avrupa üretimi cep saatlerinin, kalite ve işçilik olarak kendileri için ürettiklerinden bir farkı olmamakla birlikte bezeme yönünden farklılıkları olabilmektedir.
Geçen yüzyıllar içinde tekniği ve türleri gelişme gösteren mekanik saatleri, kolay taşınabilir hale getirme arzusu, ilk meyvesini 16.yüzyılda vermiş ve saatler, küçülerek cep saati formatında karşımıza çıkmaya başlamıştır.
Taşınabilir saatlerin yapılabilmesi için yeni bir tür devindirici gücün bulunması gerekmiştir. Floransalı ünlü mimar Filippo Brunelleschi (1377-1446), bir çağdaşına göre, saatçilikle de ilgilenmiş; 1410’a doğru “değişik zembereklerin” hareket ettiği saatler yapmıştır. Bununla birlikte yaklaşık 1440-1450 yıllarına ait bir Fransız minyatürü, zemberekle çalışan taşınabilir bir saati göstermektedir. Dolayısıyla 15.yüzyılın başından itibaren kullanıldığı anlaşılan zemberek, kolay taşınabilir saatlerin yapımına, sonra da cep saatlerinin yapımına olanak sağlamıştır.
Osmanlı Devleti’nde mekanik saatle ilgilenen ilk kişi ise Takîyüddin (1521-1585)’dır. Sultan III. Murad (1574-1595) döneminde, 1579 yılında Tophane sırtlarında açılan ve başına Takîyüddin’in getirtildiği İstanbul Rasathanesi, çeşitli çevrelerin baskısı sonucunda 1580 yılında yıktırılmıştır. Bu olay, bir anlamda, Osmanlı’nın, saatçilik tarihindeki en hazin olayı olmuş ve saatçilik alanında Batı’ya olan bağımlılığını arttırmıştır. Ama Osmanlı Devleti’nde ilk yerli saat ustaları, 17.yüzyılın sonlarında yetişmeye başlamıştır. Bu saat ustaları, ilkten genelde Mevlevi tarikatına mensup kişilerden oluşmuştur. Aslında Avrupa’da da daha önceki yüzyıllarda, ilk mekanik saatleri yapanlar din adamları olmuştur. Bu durum, zaman ile din, ibadet şekli ile saat ilişkisinin sonucudur denebilir.
Kısa bir süre saat piyasasında tutunabilen yerli saatçiler, 18.yüzyılda büyük bir gerileme ve çöküşe doğru ilerlemiştir. Bu dönemde Avrupalı tüccarların deyimiyle, “Turkish Market”(Türk Pazarı)devri başlamıştır. Böylece Batılı saat üreticileri, Osmanlı pazarı için pek çok saat çeşidi yapıp İstanbul’a göndermiştir. O dönemde, İstanbul- Galata’da da kozmopolit bir saat kolonisi kurmuşlardır. 18.yüzyıldan itibaren birçok ünlü saat firması Galata’da eski Türkçe rakamlı, zarfları Doğu temalı, mineli resimlerle süslenmiş cep saatleri yapıp pazarlamaya başlamışlardır.
Mekanik saatler ve cep saatlerinin aslında daha çok Saray ve İstanbul halkının kullanımında olduğu görülmektedir. İmparatorluğun yayıldığı alanda kullanılıyor olsa da, hem alıcıların sosyal ve maddi yapısı etken olduğundan, hem de arızalanan saatlerin tamir şansı az olduğundan bu saat örnekleriyle karşılaşma ihtimali, başkentten uzaklaştıkça düşmektedir.
Diplomatik ilişkiler içinde hediye vermenin önemi yadsınamaz; hem tüm dünyada, hem Osmanlı/ Türk kültüründe hediyeleşmenin önemi büyüktür. Saraydaki düğünler, davetler, eğlenceler ve sünnet törenleri hediyeleşmenin gerçekleştiği etkinliklerdir. Ama özellikle diplomatik merasimlerdeki hediyeleşme, konumuz açısından ön plana çıkmaktadır. Avrupa ülkelerinin Osmanlı Devleti’nde daimî elçilikler kurması da bunda etkili olmuş; diplomatik hediyelerin belirlenmesinde, ülkeler arası ilişkiler rol oynamıştır. Osmanlı sultanlarına sunulacak hediyelerin içinde, onların zevklerine uygun olarak tasarlanmış ve özenle seçilmiş eşyaların bulunmasına dikkat edilmiştir. Kaynaklara göre, 16.yüzyıldan itibaren Avrupalı krallar tarafından Osmanlı Devleti’ne gönderilen elçiler, hediye olarak birçok saat getirmiştir. Hatta hediyeler, Osmanlılar’ın istekleri ve özel siparişleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Bu sanatkârane yapılmış saatler, Osmanlılar’a sunulan hediyelerin başında yer almaktadır.
Yazının tamamını aşağıda bulunan link üzerinden indirip okuyabilirsiniz.