“Bazı kitapları okurken yazarın düşüncelerine dalıp gideriz, bazılarını okurken de kendi düşüncelerimize…”
Bedenin infilakına rağmen, ölümünün ardından geçen senelere aldırmayarak şiirler yazmaya devam eden Edgar Allan Poe kimdir?
Edgar Allan Poe 19 Ocak 1809’da Amerika Birleşik Devletleri’nde dünya’ya gelir. Babası, Poe 1 yaşındayken evi terk eder ve annesi de bu olayın üzerinden 1 sene geçmeden hayata gözlerini yumar. Yazarın içine doğduğu bu trajedi onun ileride yöneliminin temellerini oluşturmaktadır.
Bakıcı bir aileye verilen Poe, İskoç bir tütün tüccarı olan John Allan ve eşi tarafından büyütülür. Poe’ yi yetiştirseler dahi onu evlat edinmezler.
Poe 1820’lerin ortasında Virginia Üniversitesi’ne girer.Bir yıl üniversiteye devam ettikten sonra kaçıp orduya katılır. Daha sonra West Point’teki ABD Askeri Akademisi’ne girer. Ama kumar ve içkiye karşı beslediği yoğun arzular neticesinde kaydının üzerinden 3 ay geçmeden buradanda kovulur.
Kumar borçları için yardım istediği üvey babası ona yüz çevirdi. Daha sonra yazarlığa soyunan Poe bazı şiir ve öykülerini yayımlatmayı başarsa dahi yoksul bir yaşam sürmekten kurtulamadı.
Poe’nin ne ailesi vardı ne onu dinleyen dostları. Kadınlarla olan ilişkileri de düş kırıklıklarından öteye ulaşmıyordu. Bu yüzden ele aldığı konular gittikçe daha karamsar ve korkulu bir niteliğe büründü. Çeşitli dergilerde yayın yönetmenliği yaptı, ama kurtulamadığı kötü alışkanlıklarından ötürü hiçbir yerde tutunamadı.
Hiçbir yere ait olamayan Poe ilk şiir kitabı “Tamerlane and Other Poems” isimli kitabı 1827’de yayımlar ve aynı yıl orduya kayıt olup başçavuşluğa kadar yükselince üvey babası ile arasındaki mesafe kapanır.
Ordu yaşantısından memnun olmayan Poe emirlere uymadığı için 1831’de çıkarıldığı askeri mahkeme neticesinde ordudan uzaklaştırılır. Fakat sıkıntılar bununla son bulmaz ve aynı yıl bir kardeşi hayata gözlerini yumar.
1833’te edebî bir dergi yarışmasında birincilik kazanır ve ertesi yıl bir dergide editör olmayı başaran Poe kuzeniyle evlenerek sonunda bir aile sahibi olur.
1844’te eşiyle New York’a döner ve ertesi yıl editörlük yaptığı bir derginin sahibi olmayı başarır. Tam herşey yoluna girdi derken 1947 yılında karısını kaybeder.
Bu olay üzerine çocukluk aşkıyla tekrar iletişime geçen Poe sonunda aradığı mutluluğu bulmuşken düğününe 10 gün kala yaşamını yitiriyor. Mezar taşının üzerineyse onu ünlü eden şiirindeki kuzgun yerleştiriliyor.
Fakat Poe öldükten sonra da şiirlerini yazmaya devam etmiştir. Lizzie Doten isimli bir medyum, şairin mezarı üzerinden onunla iletişim kurduğunu iddia etmişti.
Ölümünden 14 yıl sonra ortaya çıkan Medyum “Manevi Hayattan Şiirler” isimli kitabını Poe’nin ruhunun ona dikte ettirdiğini söyleyerek okuyucuya sunar.
İşin ilginci ise şiirleri okuyan eleştirmen ve okuyucuların, gerçekten Poe’nun kaleminden çıkmış gibi göründüğünü söylemesi olmuştur. Bu da medyuma olan inancı artırmıştır.
Yazarımız Yılmaz Gözsüz’e teşekkürlerimizle.